NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُوسَى بْنُ
إِسْمَعِيلَ
حَدَّثَنَا
حَمَّادٌ
عَنْ عَلِيِّ
بْنِ زَيْدٍ عَنْ
عَبْدِ
الرَّحْمَنِ
بْنِ أَبِي
بَكْرَةَ
عَنْ أَبِيهِ
أَنَّ
النَّبِيَّ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ ذَاتَ
يَوْمٍ
أَيُّكُمْ
رَأَى رُؤْيَا
فَذَكَرَ
مَعْنَاهُ
وَلَمْ
يَذْكُرْ الْكَرَاهِيَةَ
قَالَ
فَاسْتَاءَ
لَهَا رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
يَعْنِي
فَسَاءَهُ
ذَلِكَ فَقَالَ
خِلَافَةُ
نُبُوَّةٍ
ثُمَّ
يُؤْتِي اللَّهُ
الْمُلْكَ مَنْ
يَشَاءُ
(Ebû Bekre'nin)
babasından (rivayet edildiğine göre)
Nebi sallallâhu aleyhi
ve sellem bir gün (sahâbilerine:
"Bu gece) hanginiz
rü'yâ gördü?" diye sormuş
(Ravi, hadisin bundan
sonraki kısmında bir önceki 4634. hadisin) manasını rivayet etmiş, (fakat bir önceki
hadiste, Hz. Peygamberin yüzünde görüldüğünden bahsedilen) memnuniyetsizliği
zikretmemiştir.
(Ancak sözü geçen
memnuniyetsizlik yerine şu sözleri) söylemiştir:
Rasûlullah (s.a.v.) buna
üzüldü. Yani bu (rüya) onu üzdü. Bunun üzerine (şöyle) buyurdu: (Anlatılan
rüyanın delâlet ettiği mana) Nebi halifeliğidir. (Bu halifelik bir gün sona
erecek) sonra (yerine sultanlık gelecektir. İşte o zaman) Allah (bu) mülkü (n
idaresini) istediği kimseye verir."
İzah:
Bu hadis-i şerifler,
Hazret-i Nebiden sonra ümmeti Muhammed
içerisinde en faziletli kimsenin, Hz. Ebu Bekir olduğuna, Hz. Ömer'in de Hz.
Osman (r.a.)'dan daha faziletli olduğuna delâlet etmektedir.
Hz. Nebiin, söz konusu
rü'ya üzerinde yaptığı yoruma göre, rüyada gökten indiği görülen terazi, Hz.
Nebiin sünneti üzerinde devam eden halifelik idaresidir. Bu idare Hz. Osman
devrine kadar başarıyla hedefine doğru ilerleyecek, fakat Allah'ın takdir
ettiği bir süre sonra kaldırılacak ve yerine saltanat gelecektir.
Bezlu'l-Mechûd
yazarının da açıkladığı gibi (4635) numaralı hadisin son cümlesinde geçen
"sonra" kelimesi, terâhî ifâde ettiğinden bu cümleyi hemen Hz.
Ömer'den sonra hilâfet kalkacakmış şeklinde anlamak doğru değildir. Zira
bilindiği üzere "sümrne: sonra" kelimesi, "fâ-i
ta'kı-biyye" gibi değildir. Yani hemen Hz. Ömer'in hilafetinden sonra
halifelik kalkacak manasına, gelmemektedir. Bilakis "Sümme"
kelimesinin ifade ettiği süre sınırsızdır.
Bu sebeple, cümleyi,
tercümede de parantez içerisinde belirttiğimiz gibi, "Halifelik dönemi
birgün sona erecek ve halifelik saltanata dönüşecek" şeklinde anlamak
hadisin zahirine daha uygun düşer.
Hz. Nebiin, bu rüyayı
dinledikten sonra, yüzünde beliren memnuniyetsizlik hususunda, bazı görüşler
ileri sürülmüştür. Bazılarına göre Hz. Nebiin bu üzüntüsü, bu rüyadan, Hz.
Ömer'den sonra birtakım fitnelerin ortaya çıkacağını ve daha sonra bunu büyük
fitnelerin ta'kib edeceğini, anlamasından ileri gelmiştir.
Bazılarına göre ise bu
üzüntü birçok hakikatlere ışık tutacak mâhiyetteki bu rüyanın, böyle kısaca
sona erip, sayesinde birçok hakikatleri öğrenme fırsatının kaçmış olmasından
ileri gelmiştir.
Daha önce de
açıkladığımız gibi hakkı temsil eden ehl-i sünnet ulemasına göre, dört
halifenin fazilet itibariyle sıralandırılması, halifelik makamına gelişlerindeki
sıraya göredir ve halifelik Hz. Osman'la değil, Hz. Ali ile sona ermektedir.
Buna göre, Hz. Ebû Bekir'in hilâfeti iki buçuk yıl, Hz. Ömer'inki dokuz yıla
yakın, Hz. Osman'ınki oniki yıl ve Hz. Ali'ninki altı yıldır.
"Benden sonra
halifelik otuz senedir" mealindeki (4646) numaralı hadis-i şerif de buna
delalet etmektedir.
Çünkü, Hz. Ali, Hz.
Nebi'in dâr-ı bakaya irtihallerinin, tam otuzuncu senesi dâr-ı bakaya irtihâl
etmiştir.[Giritli Sırrı Paşa, Şerh-i Akâid Tercemesi, II, 270.]
Ancak, halifeliği
sadece bu dört zata hasredip ondan sonra gelenlerin hiçbirini halifeliğe lâyık
görmemek doğru değildir. Çünkü ulema, Hz. Hasan, Ömer îbn Abdülaziz gibi pek
çok kimselerin de Hz. Nebiin halifeliğine hakkıyle layık olduklarında ittifak
etmişlerdir. Nitekim 4631 numaralı hadis, Hz. Ömer İbn Abdulaziz'in de, bu
halifelerden biri olduğunu açıkça ifade etmektedir. Ancak, bunların, dört
halifeden farkları, halifeliği, onlar kadar mükemmel temsil edememiş olmaları,
onlar kadar kabul görmemiş olmalarıdır.
Hafız Sûyütî'nin
talebesi Alkamî'ye göre, hadis-i şerifte belirtilen otuz sene, Hz. Hasan'ın
yaklaşık yedi ay süren halifeliği ile tamamlanmaktadır.el-Mübarekfürî.
Tuhfetu'l-Ahvezî. VI, 477.
(4646) numaralı hadiste
tekrar karşımıza çıkacak olan bu mevzuya şimdilik şu hadisle son veriyoruz:
"Dinimizin evveli
nübüvvet ve rahmettir. Bu, yüce Allah'ın dilediği zamana kadar devam ettikten
sonra kalkacaktır. Daha sonra nübüvvet yolu üzerinde gidecek olan halifelik
olacaktır. Bu da yüce Allah'ın dilediği zamana kadar devam edecek ve sonra
kalkacaktır. Daha sonra uzunca bir krallık olacaktır. Bu da Vüce Allah'ın
dilediği zamana kadar devam ettikten sonra kalkacaktır. Bundan sonra tekrar
nübüvvet yolu üzerine gidecek olan halifelik olacaktır. Peygamberin sünneti
üzerine kurulan bu halifelik, yer ve gök halkına rahmet vesilesi olacaktır. Bu
devrin yüzü suyu rahmetine gök yağmurunu, yer yüzü de bitkisini
esirgemeyecektir. Her taraf, bolluk ve bereket içinde kalacaktır."[Ahmed
b. Hanbel, IV. 273.] Hattâbi (r.a.)'in açıkladığı gibi mevzumuzu teşkil eden bu
(4635) numaralı hadisin senedinde, rivayetleri delil sayılmayan Ali b. Zeyd b.
Ced'ân el-Kureşi vardır.