SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SUNNE BAHSİ

<< 4635 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ إِسْمَعِيلَ حَدَّثَنَا حَمَّادٌ عَنْ عَلِيِّ بْنِ زَيْدٍ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ أَبِي بَكْرَةَ عَنْ أَبِيهِ أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ ذَاتَ يَوْمٍ أَيُّكُمْ رَأَى رُؤْيَا فَذَكَرَ مَعْنَاهُ وَلَمْ يَذْكُرْ الْكَرَاهِيَةَ قَالَ فَاسْتَاءَ لَهَا رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَعْنِي فَسَاءَهُ ذَلِكَ فَقَالَ خِلَافَةُ نُبُوَّةٍ ثُمَّ يُؤْتِي اللَّهُ الْمُلْكَ مَنْ يَشَاءُ

 

(Ebû Bekre'nin) babasından (rivayet edildiğine göre)

 

Nebi sallallâhu aleyhi ve sellem bir gün (sahâbilerine:

 

"Bu gece) hanginiz rü'yâ gördü?" diye sormuş

 

(Ravi, hadisin bundan sonraki kısmında bir önceki 4634. hadisin) manasını rivayet etmiş, (fakat bir önceki hadiste, Hz. Peygamberin yüzünde görüldüğünden bahsedilen) memnuniyetsizliği zikretmemiştir.

 

(Ancak sözü geçen memnuniyetsizlik yerine şu sözleri) söylemiştir:

 

Rasûlullah (s.a.v.) buna üzüldü. Yani bu (rüya) onu üzdü. Bunun üzerine (şöyle) buyurdu: (Anlatılan rüyanın delâlet ettiği mana) Nebi halifeliğidir. (Bu halifelik bir gün sona erecek) sonra (yerine sultanlık gelecektir. İşte o zaman) Allah (bu) mülkü (n idaresini) istediği kimseye verir."

 

 

İzah:

Bu hadis-i şerifler, Hazret-i Nebiden sonra  ümmeti Muhammed içerisinde en faziletli kimse­nin, Hz. Ebu Bekir olduğuna, Hz. Ömer'in de Hz. Osman (r.a.)'dan daha faziletli olduğuna delâlet etmektedir.

 

Hz. Nebiin, söz konusu rü'ya üzerinde yaptığı yoruma göre, rü­yada gökten indiği görülen terazi, Hz. Nebiin sünneti üzerinde de­vam eden halifelik idaresidir. Bu idare Hz. Osman devrine kadar başarıy­la hedefine doğru ilerleyecek, fakat Allah'ın takdir ettiği bir süre sonra kaldırılacak ve yerine saltanat gelecektir.

 

Bezlu'l-Mechûd yazarının da açıkladığı gibi (4635) numaralı hadisin son cümlesinde geçen "sonra" kelimesi, terâhî ifâde ettiğinden bu cüm­leyi hemen Hz. Ömer'den sonra hilâfet kalkacakmış şeklinde anlamak doğru değildir. Zira bilindiği üzere "sümrne: sonra" kelimesi, "fâ-i ta'kı-biyye" gibi değildir. Yani hemen Hz. Ömer'in hilafetinden sonra halife­lik kalkacak manasına, gelmemektedir. Bilakis "Sümme" kelimesinin ifa­de ettiği süre sınırsızdır.

 

Bu sebeple, cümleyi, tercümede de parantez içerisinde belirttiğimiz gi­bi, "Halifelik dönemi birgün sona erecek ve halifelik saltanata dönü­şecek" şeklinde anlamak hadisin zahirine daha uygun düşer.

 

Hz. Nebiin, bu rüyayı dinledikten sonra, yüzünde beliren mem­nuniyetsizlik hususunda, bazı görüşler ileri sürülmüştür. Bazılarına göre Hz. Nebiin bu üzüntüsü, bu rüyadan, Hz. Ömer'den sonra birtakım fitnelerin ortaya çıkacağını ve daha sonra bunu büyük fitnelerin ta'kib edeceğini, anlamasından ileri gelmiştir.

 

Bazılarına göre ise bu üzüntü birçok hakikatlere ışık tutacak mâhiyet­teki bu rüyanın, böyle kısaca sona erip, sayesinde birçok hakikatleri öğrenme fırsatının kaçmış olmasından ileri gelmiştir.

 

Daha önce de açıkladığımız gibi hakkı temsil eden ehl-i sünnet ulema­sına göre, dört halifenin fazilet itibariyle sıralandırılması, halifelik maka­mına gelişlerindeki sıraya göredir ve halifelik Hz. Osman'la değil, Hz. Ali ile sona ermektedir. Buna göre, Hz. Ebû Bekir'in hilâfeti iki buçuk yıl, Hz. Ömer'inki dokuz yıla yakın, Hz. Osman'ınki oniki yıl ve Hz. Ali'ninki altı yıldır.

 

"Benden sonra halifelik otuz senedir" mealindeki (4646) numaralı hadis-i şerif de buna delalet etmektedir.

 

Çünkü, Hz. Ali, Hz. Nebi'in dâr-ı bakaya irtihallerinin, tam otu­zuncu senesi dâr-ı bakaya irtihâl etmiştir.[Giritli Sırrı Paşa, Şerh-i Akâid Tercemesi, II, 270.]

 

Ancak, halifeliği sadece bu dört zata hasredip ondan sonra gelenlerin hiçbirini halifeliğe lâyık görmemek doğru değildir. Çünkü ulema, Hz. Ha­san, Ömer îbn Abdülaziz gibi pek çok kimselerin de Hz. Nebiin ha­lifeliğine hakkıyle layık olduklarında ittifak etmişlerdir. Nitekim 4631 numaralı hadis, Hz. Ömer İbn Abdulaziz'in de, bu halifelerden biri oldu­ğunu açıkça ifade etmektedir. Ancak, bunların, dört halifeden farkları, ha­lifeliği, onlar kadar mükemmel temsil edememiş olmaları, onlar kadar ka­bul görmemiş olmalarıdır.

 

Hafız Sûyütî'nin talebesi Alkamî'ye göre, hadis-i şerifte belirtilen otuz sene, Hz. Hasan'ın yaklaşık yedi ay süren halifeliği ile tamamlanmaktadır.el-Mübarekfürî. Tuhfetu'l-Ahvezî. VI, 477.

 

(4646) numaralı hadiste tekrar karşımıza çıkacak olan bu mevzuya şimdilik şu hadisle son veriyoruz:

 

"Dinimizin evveli nübüvvet ve rahmettir. Bu, yüce Allah'ın diledi­ği zamana kadar devam ettikten sonra kalkacaktır. Daha sonra nü­büvvet yolu üzerinde gidecek olan halifelik olacaktır. Bu da yüce Al­lah'ın dilediği zamana kadar devam edecek ve sonra kalkacaktır. Da­ha sonra uzunca bir krallık olacaktır. Bu da Vüce Allah'ın dilediği zamana kadar devam ettikten sonra kalkacaktır. Bundan sonra tek­rar nübüvvet yolu üzerine gidecek olan halifelik olacaktır. Peygam­berin sünneti üzerine kurulan bu halifelik, yer ve gök halkına rahmet vesilesi olacaktır. Bu devrin yüzü suyu rahmetine gök yağmurunu, yer yüzü de bitkisini esirgemeyecektir. Her taraf, bolluk ve bereket içinde kalacaktır."[Ahmed b. Hanbel, IV. 273.] Hattâbi (r.a.)'in açıkladığı gibi mevzumuzu teşkil eden bu (4635) numaralı hadisin senedinde, rivayetleri delil sayılmayan Ali b. Zeyd b. Ced'ân el-Kureşi vardır.